Yeni yönetim sistemine sendikalar hazırlıklı mı?



Türkiye 16 Nisan'da yapılan halkoylamasıyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet demişti. Halkoylamasına sunulan birçok yenilik 2019 itibariyle yürürlüğe girecek. Yeni sistemden beklenen olumlu değişimlerin olması için şimdiden hazırlıkların yapılması gerekir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi uyum yasaları çalışmalarında 'yürütmenin yapılandırılması ve kamu reformu' çalışmaları sendikalar ve kamu çalışanları açısından son derece önemlidir. Yeni döneme hazırlık sadece hükümetin görevi olmamalıdır. Bu süreçte sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve meslek örgütleri de aktif rol almalıdır. Yapılacak düzenlemelerin toplum hayatında ve devlet yönetiminde beklenen olumlu sonuçları ortaya çıkarması için sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların ve meslek örgütlerinin önerileri hayatı öneme sahiptir. Süreçte ilgili kuruluşların aktif olması kadar Hükümetin de ilgili kuruluşların görüş ve önerilerini dikkate alması da önemlidir. İlgili kuruluşların görüş ve önerileri dikkate alınmadan yapılan çalışmalar her seferinde yeniden değişiklik yapılmasına neden oluyor.

AK PARTİ UYUM KOMİSYONLARI KURDU

AK Parti genel merkezi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uyum çalışmalarını yapacak 5 komisyon oluşturdu. Bu komisyonlar marifetiyle hazırlanacak metinler yeni yapıyı belirleyecek. AK Parti'nin kurduğu 5 uyum komisyonunun isimleri ve başkanları şu şekilde belirlendi. Ekonomik Kurumların Yeniden Yapılandırılması Komisyonu Başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması Komisyonu Başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, Seçim Mevzuatının Yeni Sistemi Göre Yapılanması Komisyonu Başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, TBMM İçtüzüğü Komisyonu Başkanlığına Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Yürütmenin Yapılandırılması ve Kamu Reformu Komisyonu Başkanlığına ise eski bakan Efkan Ala, getirildi. "Yürütmenin Yapılandırılması ve Kamu Reformu Komisyonu" diğer düzenlemelerin yanı sıra kamu çalışanlarıyla ilgili olan düzenlemeleri yapacak. Bu çerçevede Hükümet yeni döneme hazırlık yaparken işçi ve memur sendikaları ve konfederasyonlarının yeni döneme ilişkin hazırlık yapmaları zorunludur. Kamu yönetimi yeniden yapılandırılırken mevcut sistemin en önemli ayaklarından biri olan kamu çalışanlarının beklentilerinin ve taleplerinin sağlıklı bir sistem kurmanın dayanağı olduğu unutulmamalıdır. Bunun için sendikalara ve konfederasyonlarına önemli görevler düşmektedir. Burada kritik olan nokta komisyon ile konfederasyonlar arasında sosyal diyalog mekanizmasının iyi işletilmesidir. Zaten Anayasamız ve yasalar çalışanlarla ilgili yapılacak değişikliklerde istişari nitelikte sosyal diyalog mekanizmaları işletmeyi zorunlu kılmaktadır.

ÇALIŞMA HAYATINDA RESMİ DİYALOG MEKANİZMALARI

Ülkemizde resmi diyalog mekanizmaları yasal düzenlemelerde mevcuttur. Anayasamızın 166. maddesinde "Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir" denmektedir. Ancak konseyin yeterince işletildiği ve çalıştırıldığı söylenemez. Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyum çalışmalarında "Ekonomik ve Sosyal Konseyin" çalıştırılması masa çalışmalarının sahada karşılık bulmasına yardımcı olacaktır.

4688 sayılı "Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu"nda yönetime katılma çerçevesinde çeşitli sosyal diyalog mekanizmaları yer almaktadır. 4688 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre "Kamu Personeli Danışma Kurulu kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonları ile kamu idareleri arasında sosyal diyaloğun geliştirilmesi, kamu personel mevzuatının ve kamu yönetimi uygulamalarının değerlendirilmesi, yönetimin daha iyi işleyen bir yapıya kavuşturulması için ortak çalışmalar yürütülmesi, kamu görevlilerinin yönetime katılımının sağlanması ve kamu yönetiminin karşılaştığı sorunlara çözümler geliştirilmesi amacıyla" her yıl Mart ve Kasım aylarında toplanmaktadır. Ancak kurulda alınan kararların yeterince bağlayıcılığının olmaması önemli bir sorundur. KPDK'da daha önce alınan kararlar ve tartışılan konular "Yürütmenin Yapılandırılması ve Kamu Reformu" açısından kamu çalışanlarının beklentilerini göstermesi bakımından yararlanılması gereken önemli kaynaklardır.

4857 sayılı İş kanunu ise "Üçlü Danışma Kurulu" sistemini düzenlemektedir. Kanunun 114. maddesinde "Çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin geliştirilmesinde, çalışma hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının izlenmesi amacıyla; Hükümet ile işveren, kamu görevlileri ve işçi sendikaları konfederasyonları arasında etkin danışmayı sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı istişari mahiyette bir danışma kurulu oluşturulur" denmektedir. Kurul bazı kanunların çıkarılmasında ortak toplantılar yapmıştır. İşçi temsilcilerinin ve işverenlerin olduğu toplantılardan sonra çıkan yasaların pratikte daha uygulanabilir olduğu çok defa tecrübe edildi. Ancak özellikle kamu çalışanlarını ilgilendiren kanun ve düzenlemelerde kurulun yeterince işletilmediği görülmektedir. Bu çerçevede "Yürütmenin Yapılandırılması ve Kamu Reformu" çalışmalarında kamu çalışanlarını ilgilendiren düzenlemeler için "Üçlü Danışma Kurulu" alt komisyon olarak çalışmalar yaparak ilgili komisyona iletmelidir.

SENDİKALAR VE KONFEDERASYONLARI NELER YAPMALI?

Öncelikle farklı çalışma grupları oluşturmalılar. Özellikle memur sendikaları açısından yeni dönemde "Memur Kavramı" çok tartışılacak gibi görünüyor. Bu nedenle ilk çalışma grubu "Memur Kavramı" üzerine yoğunlaşmalıdır. Avrupa Birliği müktesebatı ve ILO normlarında "memur" tanımı ile bizdeki tanımın farklı olması birçok karışıklığa neden olmaktadır. Ayrıca özgür toplu pazarlık ve grev hakkının kullanılmasında "memur" tanımının farklı olmasının etkisi bilinmektedir. Burada ayrıca öteden beri gündeme getirilen "işçi ve memur" kavramlarının kaldırılarak "çalışan" kavramı getirileceği hususu üzerinde durulmalıdır. Bunların olumlu ve olumsuz tarafları üzerine ayrıntılı çalışmalar yapılmalıdır.

Oluşturulması gereken ikinci çalışma grubu "sendikal haklar ve özgürlükler" meselesini ele almalıdır. Özellikle şu sorulara cevap aranmalıdır: Yeni dönemde toplu pazarlık süreçleri nasıl işlemelidir? Sendikal haklar bakımından evrensel normlara aykırılık teşkil eden hükümler nelerdir? Özgür bir toplu pazarlık sistemi için yasalarda hangi değişiklikler yapılmalıdır? Grev hakkına ilişkin düzenleme için neler yapılmalıdır? Örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için hangi değişiklikler yapılmalıdır?

Üçüncü çalışma grubu ise "yürütmenin ve kamunun yapılandırılması" meselesini ele almalıdır. Burada özellikle kamunun her yerinde olan kamu çalışanlarının fikirlerine önem verilmelidir. Bir işin tüm ayrıntılarını ve eksikliklerini en iyi o işi yapanların bileceği dikkate alınarak öneriler ve talepler oluşturulmalıdır.

Çalışmalar "sosyal ortakların" birlikteliğiyle yapılırsa olumlu sonuçlar çıkarır. Çalışma hayatında tek taraflı yapılan çalışmaların sorunları artırdığını çok defa tecrübe ettik. Bu nedenle sosyal ortakların yasaların öngördüğü sosyal diyalog mekanizmalarını işleterek istişari kararlar almaları herkese kazandıracaktır. Ancak daha önce "kamu reformu" adı altında getirilen düzenlemelerde yapılan bir yanlışa burada düşülmemesi gerekir. Çok kapsamlı bir düzenleme olması gereken "kamu reformunu" memurun "iş güvencesini" tartışmaya açmak olarak algılama yanlışına düşülmemelidir. Üstelik birkaç kötü örnek üzerinden fedakarca çalışan milyonlarca memurun iş güvencesini tartışmak ne reform kavramına ne de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun değildir. Zira çalışanlar açısından gelişerek değişmek mevcut kazanımlardan geriye gitmemektir.

Konular