Bir derneğin seminerlerine katılan daire başkanı, etik ilkeleri ihlal etmiş olur mu?



Kurumun kararı olmaksızın bir derneğin eğitim ve uygulama seminerlere katılan personelin Daire başkanlığından alınarak Müşavirlik kadrosuna atanması kamu yararı ve hizmet gereklerine uygundur.

Danıştay, Kurumun kararı olmaksızın bir derneğin eğitim ve uygulama seminerlere katılan personelin kurum personelinin mesleki birikiminin kişisel yarar için kullanılmamasını sağlamak amacıyla düzenlendiği belirtilen ilkelere aykırılık teşkil ettiğinin Devlet Denetleme Kurulu raporlarıyla tespit edildiğini ve bu durum personelin Daire başkanlığından alınarak müşavirlik kadrosuna atanmasına yönelik işlemin kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak yapıldığının göstergesi olduğuna karar verdi.

Kamu İhale Kurumu'nda Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken görevinden alınarak aynı Kurumun Müşavirlik kadrosuna atanan kamu personeli bu işleme karşı iptal davası açmıştır. İdare mahkemesi, davacının görevden alınmasını gerektirecek nitelikte hukuken kabul edilebilir bir neden ileri sürülmeksizin, salt takdir yetkisine dayalı olarak kurulan işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmetmiştir.

Danıştay ise, memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi olduğunu, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde işlemin iptalinin gerekeceğini belirttikten sonra; Davacı hakkında Devlet Denetleme Kurulu raporu ve sonrasında görevlendirilen muhakkik tarafından tanzim edilen raporda davacının kamu ihalelerine yönelik olarak seminer düzenleyen bir derneğin yönetim kurulu başkanlığını yürütmesinin ve ayrıca araştırma raporunda belirtilen bazı eğitim faaliyetlerine Kurumun izni olmaksızın katılmasının kurum personelinin Kurumun itibarını kullanarak Kurum dışında kazanç elde etmelerini engelleme amacıyla düzenlenen etik ilkelere aykırılık teşkil ettiğine ilişkin tespitlerin yer almasını göz önünde bulundurularak davacı hakkında tesis edilen atama işleminin hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiğinin anlaşıldığına karar vermiş ve işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararını bozmuştur.

T.C.

D A N I Ş T A Y

İKİNCİ DAİRE

Esas No : 2017/3112

Karar No : 2017/8398

Karar Tarihi: 28.12.2017

İsteğin Özeti : Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 21/04/2017 günlü, E:2017/389, K:2017/1312 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Ülkü Bulut Yücel

Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay dava daireleri arasındaki iş bölümünün belirlendiği Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararına istinaden Dairemize iletilen dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:

Dava, Kamu İhale Kurumu'nda Daire Başkanı olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, görevinden alınarak aynı Kurumun Müşavirlik kadrosuna atanmasına ilişkin 13/06/2012 günlü, 2012/476 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Beşinci Dairesi'nin 12/09/2014 günlü, E:2013/6275, K:2014/5991 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle verilen Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 21/04/2017 günlü, E:2017/389, K:2017/1312 sayılı kararıyla; .......... Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra 1979 yılında öğretmen olarak kamu görevine başlayan ve ........ Üniversitesi genel sekreter yardımcısı olarak görev yapmakta iken 2003 yılında davalı idareye araştırmacı olarak atanan davacının, 2005 yılında Başkanlık Müşaviri, 2011 yılında da Daire Başkanı olarak atandığı ve görevinde yetersiz veya başarısız olduğuna yönelik herhangi bir tespit olmaksızın daire başkanlığı görevinden alındığı anlaşılmış olup; davacının görevden alınmasını gerektirecek nitelikte hukuken kabul edilebilir bir neden ileri sürülmeksizin, salt takdir yetkisine dayalı olarak kurulan işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesinin 1. fıkrasında; "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükmü kurala bağlanmıştır.

Öte yandan, 21/12/2010 günlü, 27792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu İhale Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliği'nin "Kurum içi yer değiştirme suretiyle atamalar" başlıklı 14. maddesinde; Kurum personelinin unvan ve kazanılmış hak aylık derecelerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmadan, aynı veya başka bir birimdeki eşit bir göreve atamasının, personelin isteği veya hizmet gereği olarak; doğrudan ya da ilgili birimlerinin talebi doğrultusunda İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığının teklifi üzerine Başkanlık onayı ile yapılacağına ilişkin hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; ...... Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra 1979 yılında öğretmen olarak kamu görevine başlayan davacının, ........ Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürütmekte iken Kamu İhale Kurulu'nun 21/03/2003 günlü, 2003/YK-88 sayılı kararı ile Kamu İhale Kurumunda Araştırmacı kadrosuna atandığı, bu görevi yürütmekte iken Kamu İhale Kurulu'nun 15/06/2005 günlü, 2005/YK-49 sayılı kararı ile Kamu İhale Kurumu Başkanlık Müşavirliği kadrosuna, 29/11/2011 günlü, 2011/729 sayılı Başkanlık onayı ile de Kamu İhale Kurumu ........... Daire Başkanlığı kadrosuna atandığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43/B, 68/B ve 76 ncı maddeleri ile Kamu İhale Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin 14. maddesi uyarınca dava konusu 13/06/2012 günlü, 2012/476 sayılı işlem ile Kurum Müşavirliği kadrosuna atanması üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan uyuşmazlığa konu olayda, Kamu İhale Kurumunun, faaliyet ve işlemlerinin Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi sonucu düzenlenen Denetleme Kurulu Raporu ile ilgili idare işlemlerinin incelenmesinden; davacının, yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü ........ Derneğinin Eğitim ve Uygulama seminerlerinin konuşmacıları arasında olduğu, Kamu İhale Kurulu'nun kararı olmaksızın seminerlere katılımın kurum personelinin mesleki birikiminin kişisel yarar için kullanılmamasını sağlamak amacıyla düzenlendiği belirtilen ilkelere aykırılık teşkil ettiği hususlarının anılan denetleme kurulu raporuyla tespit edildiği, bu tespitler üzerine, söz konusu raporda belirtilen etik dışı hususlar ile görev başında bulunmama hususlarının incelenmesi ve araştırılması için Kurum Başkanlığı Oluru ile muhakkik görevlendirildiği, muhakkik tarafından tanzim edilen raporda ise; davacının kamu ihalelerine yönelik olarak seminer düzenleyen bir derneğin yönetim kurulu başkanlığını yürütmesinin ve ayrıca araştırma raporunda belirtilen bazı eğitim faaliyetlerine izinsiz olarak katılmasının kurum personelinin Kurumun itibarını kullanarak Kurum dışında kazanç elde etmelerini engelleme amacıyla düzenlenen etik ilkelere aykırılık teşkil ettiğine karar verilerek davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından bu karara itiraz edilmediği gibi yargı yoluna da başvurulmaksızın kararın kesinleştiği, anılan raporda; davacının söz konusu eylemlerinin aynı zamanda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin (D) bendinde yer alan; Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin (b) alt bendinde yer alan; "Özürsüz ve kesintisiz 3-9 gün göreve gelmemek" ve (c) alt bendinde yer alan; "görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak" fiillerini içeren davranışlar olduğunun tespit edildiği ancak, zamanaşımı nedeniyle ayrıca disiplin cezasına hükmedilemediği görülmektedir.

Bu durumda; dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin, yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri uyarınca davalı idareye tanınan takdir yetkisi çerçevesinde davacının geçmiş hizmetleri, davranışları ve görevin niteliği gözönünde bulundurularak hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 21/04/2017 günlü, E:2017/389, K:2017/1312 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay'a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 28.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Konular