İdare mahkemesi, sağlık mazeretinden açılan davada, eş durumu mazeretine binaen iptal kararı verebilir mi?



İptal davası açmadan önce idareye yapılan başvurularda sebeplerin tamamı gösterilmeli mi?

İptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından idari yargı mercilerinde açılan davalardır. İdari işlemde sebep ise, idareyi işlem yapmaya zorlayan, idari işlemin yapılmasını gerektiren, idareyi bu yönde harekete geçiren maddi vakıalar veya hukuki durumlardır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 20 nci maddesinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar." hükmü, idari yargı mercilerinin re'sen araştırma yetkisinin olduğunu göstermektedir. Bu hükme göre, idari yargı mercileri iddia, savunma ve gösterilen deliller ile bağlı değildir. Ancak re'sen araştırma ilkesi, idari yargı mercilerinin dava konusu işlemin hukuki denetiminde davacı ya da davalının iddialarıyla bağlı olmadığı, dava konusu işlemin yasal temeline dair her türlü hukuki sakatlıkları denetleyebileceği şeklinde anlaşılmalıdır. İdari yargı mercii, idareye yapılan başvuru ve idarenin davaya konu işleminin sebebini denetleyebilecekken idarenin takdir yetkisi olduğu durumlarda idari işlemin tüm sebepleri yönünden re'sen araştırma yapmamalıdır.

İptal davasında davacının, dava öncesinde idareye yapılan başvuruda ileri sürmediği bir hususu veya sebebi dikkate alarak re'sen inceleme yetkisine dayanarak her uyuşmazlıkta iptal kararı verilemeyeceğine dair Danıştay kararına aşağıda yer verilmiştir. Söz konusu kararda dava konusunun sağlık mazeretine dayalı tayin talebinin reddine ilişkin işlemden doğduğu halde Mahkemece, dava konusu işlemin, sağlık mazeretinin reddi yönüyle mevzuata uygun olduğu saptandıktan sonra davacının talebinin eş durumu mazeretini de içerdiği sonucuna varılarak, işlem, eş durumu mazereti dikkate alınmadığı gerekçesiyle iptal edilmesi üzerine temyiz mercii olan Danıştayca bozma karar verilmiştir.

Söz konusu Danıştay kararından idareye bir işlemin yapılması, yapılmaması, kaldırılması, değiştirilmesi, geri alınması veya yeni bir işlem tesisi için yapılan tüm başvurularda başvurunun dayanağı olan veya olabilecek tüm sebeplerin tam olarak gösterilmesi gerektiği anlaşılmalıdır.

İşte Danıştay Beşinci Dairesinin 22.12.2015 tarih ve E.2014/4325, K.2015/10764 sayılı bozma kararı;

Özeti: Sebep ikamesinin her uyuşmazlıkta uygulanamayacağı, somut olaya göre değerlendirilmesi gerektiği; idarece bir talep üzerine kurulan işleme karşı açılan davada, sebep ikamesi ilkesinin uygulanması olanağı bulunmadığından, yönetimce ileri sürülen nedenlerle bağlı olan yargı yerinin, idarece ileri sürülmeyen bir nedene dayalı olarak yargısal denetim yapma olanağının bulunmadığı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Sağlık Bakanlığı

Karşı Taraf (Davacı) : ...

İstemin Özeti: Afyonkarahisar İdare Mahkemesince verilen 30/12/2013 günlü, E:2013/266; K:2013/940 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: F. Betül Yıldız

Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava; Afyonkarahisar 2 nolu Acil Sağlık İstasyonunda doktor olarak görev yapan davacının eşinin sağlık mazereti nedeniyle İzmir İline atanmak için yaptığı başvurunun reddi ilişkin 05/01/2013 günlü, 1112 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Afyonkarahisar İdare Mahkemesince verilen kararla; davacının eşinin Afyon İlinde tedavisinin mümkün olmadığı hususu belgelendirilmediği için davacının durumunun, bu açıdan, Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği kapsamına bulunmadığı, ancak, davacının başvurusu sağlık durumu özrü kapsamında olmakla birlikte aynı zamanda eşinin yanına girmek istemesi nedeniyle eş durumu niteliği de taşıdığı belirtilerek, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Anayasa ile güvence altına alınan aile birliğinin sağlanması ve korunması amacıyla, kadro ve ihtiyaç durumu dikkate alınarak hasta olan eşinin ve eğitim gören çocuklarının bulunduğu İzmir İline atanmasına imkan bulunup bulunmadığı hususları araştırılmaksızın, sadece Yönetmelik hükümleri gerekçe gösterilerek davacının talebinin reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.

Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının 25/08/2010 tarihinden bu yana Afyonkarahisar 2 nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda doktor olarak görev yaptığı, davacının eşinin ise, İzmir Karlıyaka Çamlık Ad Yardım İstasyonunda doktor olarak görev yaptığı ve İzmir Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesinden 01/11/2012 tarihinde aldığı sağlık kurulu raporunda; meme kanseri hastası olduğu ve kemoterapi tedavisi gördüğü ayrıca arteriel hipertansiyon ve skolyoz rahatsızlıklarının bulunduğu ve başkasının güç ve yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyeceğinin belirtildiği, davacının, eşinin sağlık durumu nedeniyle İzmir İline atanmak için yaptığı başvurunun reddi üzerine temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İptal davalarında, yetki ve şekil unsuru yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan bir idari işlemin tesisinde İdarece esas alınmış sebep hukuka uygun veya aykırı bulunmasına karşın, yargı yerince dosyanın incelenmesi aşamasında başka bir hukuka aykırılık ya da uygunluk nedeni saptanmış ise, idarenin ileri sürdüğü sebep dışında dosyada saptanan nedene göre uyuşmazlığın çözümlenmesi, idare hukukunda "sebep ikamesi" ilkesi olarak nitelendirilmektedir. İdarenin belli bir yönde davranması zorunluluğunu ifade eden bağlı yetkinin söz konusu olduğu durumlarda yargı yerinin, İdarenin ileri sürdüğü sebep yerine ikame ettiği sebebi, neden öncelikli gördüğüne dair değerlendirmesine de yer vermek suretiyle işlemin denetimini yapmasına, re'sen araştırma ilkesinin imkan verdiği hususu yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak, sebep ikamesinin her uyuşmazlıkta uygulanamayacağı ve somut olaya göre değerlendirilmesi gerektiği de tabiidir.

İncelenen uyuşmazlıkta, davacı 16/11/2012 günlü başvurusu ile eşinin sağlık durumuna ilişkin sağlık raporunu eklemek suretiyle, sağlık özrü kapsamında, İzmir İline naklen atanma isteminde bulunmuş, İdarece, davacının talebinin Sağlık Bakanlığı Sağlık Mazereti Değerlendirme Komisyonunda görüşüldüğü ve kabul edilmediği belirtilmek suretiyle başvuru reddedilmiş; davacı tarafından, anılan işlemin, eşinin sağlık mazeretinin dikkate alınması gerektiği ileri sürülerek iptali istemiyle dava açılmıştır.

Uyuşmazlık, sağlık mazeretine dayalı atanma talebinin reddine ilişkin işlemden doğduğu halde Mahkemece, dava konusu işlemin, sağlık mazeretinin reddi yönüyle mevzuata uygun olduğu saptandıktan sonra davacının talebinin eş durumu mazeretini de içerdiği sonucuna varılarak, işlem, eş durumu mazereti dikkate alınmadığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.

Böylece, İdare Mahkemesince, sebep ikamesi yapılmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de; İdarece, bir talep üzerine tesis edilen işleme karşı açılan bu davada, yukarıda değinilen sebep ikamesi ilkesinin uygulanması olanağı bulunmadığından, İdare tarafından ileri sürülen sebeplerle bağlı olan yargı yeri, İdarece ileri sürülmeyen bir sebebe dayalı olarak yargısal denetim yapma imkanına sahip değildir.

Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin iptal kararının gerekçesini oluşturan "eş durumu mazereti" ile ilgili olarak davacı tarafından İdareye yapılmış bir başvuru bulunmadığı gibi, incelenen davada da bu hususa ilişkin bir iddia ileri sürülmediği, bunun sonucu olarak, İdarenin, eş durumu mazeretine ilişkin bir sebebe dayalı herhangi bir işlem tesis etmediği ve bu hususa yönelik savunma yapma imkanının bulunmadığı görülmekte olup; davacının, sağlık mazeretinin dikkate alınması yolundaki talebinin reddine ilişkin olarak tesis edilen işleme karşı açılan davada, davacının talebi çerçevesinde inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekmekte iken, taraflarca ileri sürülmeyen, başka bir ifade ile uyuşmazlık konusu yapılmayan bir sebebe dayalı olarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı İdarenin temyiz isteminin kabulüyle, Afyonkarahisar İdare Mahkemesince verilen 30/12/2013 günlü, E:2013/266; K:2013/940 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 22/12/2015 tarihinde oyçokluğuyla tatar verildi.

KARŞI OY

Temyizi istenen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile bozma kararına katılmıyorum.

Konular