Kamu personel sisteminin sorunları ve çözüm önerileri ne aşamada?



26-27 Ocak 2013 tarihinde Kamu Personel Sisteminin Sorunları ve Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu Çalıştayı büyük bir hevesle kamu personeline katı sağlayacağı varsayımıyla kitaplaştırılmıştı. Bu yazımızda bu Çalıştay'da hangi önerilerin getirildiğini ve sonuçların ne kadarının hayata geçirildiğini açıklamaya çalışacağız.

26-27 Ocak 2013 tarihinde Kamu Personel Sisteminin Sorunları ve Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu Çalıştayı büyük bir hevesle kamu personeline katı sağlayacağı varsayımıyla kitaplaştırılmıştı. Bu yazımızda bu Çalıştay'da hangi önerilerin getirildiğini ve sonuçların ne kadarının hayata geçirildiğini açıklamaya çalışacağız.

666 sayılı KHK maaş eşitsizliği oluşturmuştur

Çalıştay'da 666 sayılı KHK ile getirilen eşit işe eşit ücret sistemi konusunda genel kanaat eşitsizliğe yol açtığı yönündedir. Daire başkanı ve şube müdürü arasındaki yüksek orandaki maaş farkının giderilmesi için düzenleme yapılmalıdır.

666 sayılı KHK eşit işe eşit ücret değil eşit işe eşit ücret getirmiştir. Emeklilik işlerini yürüten personel ile diğer bir kurumdaki personelin iş yükü ve sorumluluğu aynı değildir. Bu noktada bir adaletsizlik var ve bunların tartışılması gerekmektedir. Eşit işe eşit ücret konusunun eşit kadroya eşit maaş şeklinde değerlendirilmesinin daha doğru olacağı ifade edilmiştir.

666 sayılı KHK ile ek ödeme maaşın esas unsuru haline gelmiştir. Emekli maaşı ile çalışma ücreti arasında büyük fark vardır. Ek ödemeler emekli maaşlarına yansıtılmamaktadır. Ek ödemeler emekli keseneğine dahil edilmelidir. Yine, 666 sayılı KHK ile ek ödemeler ve makam tazminatları emekli aylığına yansıtılmalıdır.

Eşit işe eşit ücret vermekten çok unvanlar arasında eşit ücret ödemesi yönünde değerlendirme yapılmıştır. Yine yüksek maaş alanlara çok fazla ek ödeme getirilmiş ve ücretler arasındaki makas açılmıştır. En düşük ve en yüksek maaş arasındaki fark azaltılarak ücret adaleti sağlanmalıdır.

Kadro değişikliğinde Bakanlar Kurulu hala meşgul ediliyor

Yıllardan beridir bu köşede Bakanlar Kurulu gereksiz işlerle meşgul edilmemeli diyerek kadro değişikliğinin gereksiz bir meşguliyet oluşturduğunu belirtmiştik. Çalıştay'da kadro ve derece sisteminin birbirinin içine girdiği ve sistemin karmaşık bir hale geldiği belirtilerek dolu kadro değişikliği için Bakanlar Kurulu Kararına gerek olmayacak şekilde düzenleme yapılması önerilmiştir. Aradan geçen 3,5 yıla rağmen aynı işlemler hala devam ettiriliyor.

Memurlar öğrenim durumuna uygun kadro derecesine yükseltilmeli

Çalıştay'da memurların öğrenim durumlarına uygun kadro derecelerine yükselmesini sağlayacak adımların atılması önerilmektedir. Bırakın öğrenim durumlarına kadar yükseltilmesinin 3 üncü dereceye kadar yükselmeleri dahi engellenmektedir. Bu nedenden dolayı da lise mezunu bir memurla üniversite mezunu bir memur arasında kadro açısından fark oluşmamaktadır.

Dengesiz personel dağılımı sorun oluşturuyor

Kamuda işgücünün dengeli dağılımının sağlanmasında güçlük yaşanmaktadır. Memurların özür durumuna bağlı yer değiştirme talepleri personelin dengeli dağılımının sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Yine 65 yaşını bekleyen ve çalışma gücünden yoksun personel soruna çözüm getirilmelidir. Yıllarca bütçe kanunlarına hüküm konularak personel dağılımındaki dengesizliğin giderileceği belirtilmişti. Ancak, sorun bir türlü çözülemedi ve gerekli adımlar atılamadı. Bu konuda iş analizlerine göre görev tanımlarının yapılması gerekmektedir. Yani norm kadro çalışması tamamlanmadan hangi kurumda personel yığılmasının oluştuğunu belirlemek hemen hemen imkansızdır.

Memur ve işçi olmak üzere iki statü belirlenmeli, hizmet sınıfları gözden geçirilmelidir

Çalıştay'da kamuda istihdam edilen personelin istihdam şekli olarak memur ve işçiler olmak üzere iki statü verilmesi gerektiği önerilmiştir. Ancak, geçen bunca süreye rağmen hala gerekli adım atılamamıştır. Hatta bu konuda anayasa değişikliği dahi gündeme gelmiştir.

Çalıştay'da hizmet sınıflarının yeniden düzenlenmesi hizmet ihtiyaçlarına göre bazılarının kaldırılması ya da birleştirmesi önerilmektedir. Yine yardımcı hizmetler sınıfının yeniden tanımlanması, söz konusu sınıfın adının destek hizmetleri sınıf olarak değiştirilmesi önerilmektedir.

Bu köşede yıllarca bu konuyu gündeme getirmemize ve çalıştayda da önerilmesine rağmen hala bir sonuca varılamamıştır. Bu konu esas itibarıyla memur tanımıyla da doğrudan alakalıdır. Yani memur tanımı yapılmadan bu konuda sonuç alınamaz.

Kamu görevlilerine grev hakkı verilmelidir

Çalıştay'da kamu görevlerine grev hakkı verilmesi önerilmektedir. Memur sendikalarının kanunsuz grevi fiili hale getirmeleri önerinin makul olduğunu göstermektedir. Ancak konunun anayasa değişikliğini gerektirdiği de bilinmelidir.

Ticaret ve siyaset yasağı kaldırılmalıdır

Çalıştay'da ticaret ve siyaset yasağının kaldırılması önerilmektedir. Ancak, bu konunun kamu kurumlarını savaş alanına döndürebileceği unutulmamalıdır. Nitekim işçilere tanınan siyaset serbestisi birçok sıkıntıyı beraberinde getirmiştir.

İşçi ve memurlar arasındaki maaş ve ikramiye farkı giderilmelidir

Çalıştay'da işçi ve kamu görevlileri arasında maaş ve ikramiyeler konusunda paralellik sağlanması önerilmiştir. Bu konuda ciddi sorunlar vardır. Bazen normal bir kamu işçisi Başbakanlık Müsteşarının alacağı ikramiye kadar kıdem tazminatı alabilmektedir. Aslında daha fazla kıdem tazminatı alabilirler ama Başbakanlık Müsteşarının alacağı emekli ikramiyesi, kıdem tazminatı tavanı olduğu için bu tutar aşılamamaktadır.

Memur maaş sistemi yeniden düzenlenmelidir

Bütçe kısıtı olmaksızın memur maaş sistemini yeniden revize etmek çok kolaydır ancak bütçe kısıntı çerçevesinde bunu gerçekleştirmek zordur. Maaş kalemlerinin çokluğu nedeniyle maaş ancak elektronik ortamda hesaplanmaktadır. İstenirse mevcut maaş kalemlerinin sayısı iki veya üç kalem olarak düzenlenebilir. Bu zamana kadar bu konuda adım atılamamıştır.

Aynı ildeki refakatçilere izin verilmeli, yıllık izinlerde iş günü esası getirilmeli

Bakmakla yükümlü olunan kişilere hastanelerde günübirlik refakat eden kamu görevlerinin refakatçilerinin izinli sayılması için gerekli düzenleme yapılması önerilmektedir. Maalesef bu konuda ciddi sorunlar yaşanmasına rağmen konu çözüme kavuşturulamamıştır. Yine yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen personele izin verilme konusu çözümlenmelidir. Saatlik izin kanuni olarak tanımlanmalıdır. Ayrıca, hastaneye gitmek için alınan kısa süreli izinler de problemler vardır yıllık izinlerden ve mazeret izinlerinden düşürmesin söz konusu olmaktadır.

Memurların yıllık izinlerinde iş günü esası getirilmelidir. Yine 657 sayılı Kanunun 102 nci maddesindeki yol izni takdire bırakılmıştır. Objektif kurallara bağlanmalıdır. Yurt içinde verilen yol izinlerinin günümüz ulaşım imkanları göz önüne alındığında kaldırılması daha uygun olacaktır.

Sonuç olarak çalıştay'da yıllar önce gündeme getirilen ve bütçeye hiçbir mali yük getirmeyen birçok konu hala çözülmemiştir ya da çözülmek istenmemiştir. Kaldı ki bu sorunların çoğunluğu bu köşede yıllardır gündeme getirilmektedir. Hem masraf yaparak çalıştay düzenleyip hem de gereğini yapmamak çok akıllıca olmasa gerektir. Sizce de bu işte bir gariplik yok mu?

Konular